Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.
Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuz esenliğe sahip olmasını arzu eden esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere bugün tekrar sizler ile beraber olabildiğimiz için mutluyuz.
Son programımızda Rab İsa’nın beş bin kişiden fazla insandan oluşan bir kalabalığın karnını doyurmak için beş ekmeği ve iki balığı nasıl çoğalttığını gördük. Ertesi gün İsa’nın çevresine büyük bir kalabalık toplandı, ama onların yüreklerini bilen İsa, onlara şöyle dedi:
“Size doğrusunu söyleyeyim, doğaüstü belirtiler gördüğünüz için değil, ekmeklerden yiyip doyduğunuz için beni arıyorsunuz. Geçici yiyecek için değil, sonsuz yaşam boyunca kalıcı yiyecek için çalışın! Yaşam Ekmeği Ben’im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiç bir zaman susamaz!” (Yuhanna 6:26, 27, 35)
Ama ne yazık ki, pek çok kişi kalabalıktan ayrıldı, çünkü bedenlerini besleyen yiyeceğe, canlarını besleyen yiyecekten daha fazla değer veriyorlardı. Ama kalabalık içindeki kişilerden bazıları, İsa’yı izlemeye devam ettiler, çünkü yüreklerinde, İsa’nın Tanrı’dan gelen Kutsal Olan ve sonsuz yaşam kaynağı olduğuna inandılar.
Bugün kutsal Müjde’yi okumaya devam etmeyi ve İsa’nın Yahudiler’in din önderleri ile nasıl karşı karşıya kaldığını ve Yahudiler’in İsa nedeni ile nasıl iki gruba ayrıldıklarını göreceğiz. Okumaya başlamadan önce, Ferisiler olarak bilinen din uzmanlarının ve Yahudiler’in çoğunun kendilerinin ve atalarının bina etmiş oldukları gelenekleri izlediklerini bilmek yararlı olacaktır. Örneğin, Yahudiler dışardan eve geldikleri zaman, belirlenmiş bir usul ile kendilerini yıkamadıkça yemek yemezlerdi. Aynı zamanda buna benzer daha bir çok gelenekleri vardı; bardakların, kapların ve su testilerinin “temiz” olabilmeleri için belirli bir usul ile yıkanmış olmaları gerekirdi.
Matta Müjdesi’nin on beşinci bölümünde neler yazılı olduğuna kulak verelim. Kutsal Yazılar şöyle diyor:
(Matta 15) 1-2Bu sırada Yeruşalim’den bazı Ferisiler ve din bilginleri İsa’ya gelip, ‘Öğrencilerin neden atalarımızın töresini çiğniyorlar?’ diye sordular. ‘Yemekten önce elerini yıkamıyorlar. 3 İsa onlara şu karşılığı verdi: ‘Ya siz, neden töreniz uğruna Tanrı buyruğunu çiğniyorsunuz? 4 Çünkü Tanrı şöyle buyurdu:’Annene ve babana saygı göstereceksin’; ‘annesine ya da babasına söven, kesinlikle öldürülecektir.’ 5-6 Ama siz, ‘Her kim anne ya da babasına, benden alacağın bütün yardım Tanrı’ya adanmıştır’ derse, artık babasına saygı göstermek zorunda değildir’ diyorsunuz. Böylelikle Tanrı’nın Sözü’nü geçersiz kılmış oluyorsunuz. 7-8 Ey iki yüzlüler! Yeşaya’nın sizin ile ilgili şu peygamberlik sözü ne kadar yerindedir: Bu halk dudakları ile beni sayar, ama yürekleri benden uzak. Bana boşuna taparlar, çünkü öğrettikleri sadece insan buyruklarıdır.
İsa’nın tüm halkın gözleri önünde Ferisilerin ve Yasa öğretmenlerinin iki yüzlülüğünü nasıl ortaya çıkarttığı dikkatinizi çekti mi? Din önderleri insanların önünde doğru olmaya çalışıyorlardı, ama Rab İsa onların yüreklerinde gerçekten ne olduğunu biliyordu. Onların elleri, ayakları ve yüzleri temiz olabilirlerdi, ama yürekleri günah ile lekelenmişti. Temiz bir yürek, temiz ellerden daha önemlidir! Törensel yıkanmalar (aptest) yüreği temizlemez. Eğer bir tencerenizin içi kirli ise, tencerenin yalnızca dışını yıkamak onu temiz yapar mı? Hayır, elbette temiz yapmaz! Benzer şekilde Yahudiler’in izlediği dini törenler de yasa öğretmenlerinin yüreklerindeki günahı da uzaklaştıramazdı. İsa, bu nedenle onlara şunları söyledi:
(Matta 15) 7Ey iki yüzlüler! Yeşaya’nın sizinle ilgili şu peygamberlik sözü ne kadar yerindedir: 8‘Bu halk dudakları ile beni sayar, ama yürekleri benden uzaktır.9 Bana boşuna taparlar, çünkü öğrettikleri sadece insan buyruklarıdır.
10 İsa, halkı yanına çağırıp onlara, ‘Dinleyin ve belleyin’ dedi, ’11 Ağızdan giren şey insanı kirletmez. İnsanı kirleten ağızdan çıkandır. 12 Bu sırada öğrencileri O’na gelip, ‘Biliyor musun?’ dediler, ‘Ferisiler bu sözü duyunca gücendiler.’ 13 İsa şu karşılığı verdi: ‘Göksel Babam’ın dikmediği her fidan kökünden sökülecektir. 14 Bırakın onları; onlar körlerin kör kılavuzlarıdır. Eğer bir kör başka bir köre kılavuzluk ederse, ikisi de çukura düşer.
15 Petrus, ‘Bu benzetmeyi bize açıkla’ dedi. 16 Siz de mi hala anlamıyorsunuz?’ diye sordu İsa. 17 ‘Ağza giren her şeyin mideye indiğini, oradan da helaya atıldığını bilmiyor musunuz? 18 Ne var ki, ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur. 19 Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır. 20 İnsanı kirleten bunlardır. Yıkanmamış eller ile yemek yemek insanı kirletmez.
29 İsa oradan ayrıldı. Celile Gölü’nün kıyısından geçerek dağa çıkıp oturdu. 30 Yanına büyük bir kalabalık geldi. Beraberlerinde kötürüm, çolak, kör, dilsiz ve daha bir çok hasta getirdiler. Hastaları O’nun ayaklarının dibine bıraktılar. O da onları iyileştirdi. 31 Halk, dilsizlerin konuştuğunu, çolakların iyileştiğini, körlerin gördüğünü, kötürümlerin yürüdüğünü gördüğü zaman şaştı ve İsrail’in Tanrısı’nı yüceltti.
(Matta 16) 1Ferisiler ile Sadukiler, İsa’nın yanına geldiler. O’nu denemek amacı ile kendilerine gökten bir belirti göstermesini istediler. 2 İsa onlara şu karşılığı verdi: ‘Akşam, gök yüzü kızıl olduğuna göre, hava iyi olacak’ dersiniz. 3 Sabah, ‘bugün gök kızıl ve bulutlu, hava bozacak’ dersiniz. Gök yüzünün görünümünü yorumlayabiliyorsunuz da, zamanın belirtilerini yorumlayamıyor musunuz? 4 Kötü ve vefasız kuşak bir belirti istiyor! Ama ona Yunus’un belirtisinden başka bir belirti gösterilmeyecek.’ Sonra İsa onları bırakıp gitti.
(Matta 12) 40 Yunus nasıl üç gün üç gece o koca balığın ağzında kaldıysa, İnsanoğlu da üç gün üç gece yerin bağrında kalacaktır. 41 Ninova halkı, yargı günü bu kuşak ile birlikte kalkıp bu kuşağı yargılayacak. Çünkü Ninovalılar, Yunus’un çağrısı üzerine tövbe ettiler. Bakın, Yunus’tan daha üstün olan buradadır.
İsa böylelikle yunus peygamber nasıl büyük bir balığın karnında üç gün kaldıysa, İsa’nın da aynı şekilde mezarda üç gün geçireceğini önceden bildirdi. Ve nasıl Yunus üçüncü günde balığın içinden dışarı çıktıysa, İsa da üçüncü gün ölümden dirilecek ve böylece Kendisinin bizi günahın, ölümün, ve cehennemin gücünden kurtarmak için gök yüzünden gelen Mesih olduğuna dair inkar edilmesi imkansız bir kanıt vermiş olacaktı!
Programımızın geri kalan zamanında Müjde kitabını okumaya devam edeceğiz ve din uzmanlarının imansızlıkları konusunda nasıl inat ile direndiklerini göreceğiz. Yuhanna Müjdesi’nin yedinci bölümünde Kutsal Yazılar şöyle der:
(Yuhanna 7) 1Bundan sonra İsa Celile’de dolaşmaya başladı. Yahudi yetkililer O’nu öldürmeyi amaçladıkları için Yahudiye’de dolaşmak istemiyordu. 2 Ama Yahudiler’in Çardak Bayramı yaklaşmıştı. 3 Bu nedenle, İsa’nın kardeşleri, O’na, ‘Buradan ayrıl,Yahudiye’ye git!’ dediler, ‘öğrencilerin de yaptığın işleri görsünler. 4 Çünkü kendini açıkça tanıtmak isteyen bir kimse, yaptıklarını gizlemez. Madem ki bu şeyleri yapıyorsun, kendini dünyaya göster!’ 5 Kardeşleri bile O’na iman etmiyorlardı.
6 İsa, onlara, ‘Benim zamanım daha gelmedi’ dedi. ‘Oysa sizin için zaman hep uygundur. 7 Dünya sizden nefret edemez, ama benden nefret ediyor. Çünkü yaptıklarının kötü olduğuna tanıklık ediyorum. 8 Siz bu bayramı kutlamaya gidin. Ben şimdilik gitmeyeceğim. Çünkü benim zamanım daha dolmadı.’ 9 İsa bu sözleri söyleyip Celile’de kaldı. 10 Ne var ki, kardeşleri bayramı kutlamaya gidince, kendisi de gitti. Ancak, açıktan açığa değil, gizlice gitti. 11 Yahudi yetkililer O’nu bayram sırasında arıyor, ‘O nerede?’ diye soruyorlardı. 12 kalabalık arasında O’nun ile ilgili bir sürü laf fısıldanıyordu. Bazıları, ‘İyi adamdır’, bazıları da, ‘Hayır, tam tersine, halkı saptırıyor’ diyorlardı. 13 Bununla birlikte yetkililerden korktukları için, hiç kimse O’ndan açıkça söz etmiyordu.
14 Bayramın yarısı geçmişti. İsa tapınağa gidip öğretmeye başladı. 15 Yahudiler şaşırdılar. ‘Bu adam hiç öğrenim görmediği halde, nasıl bu kadar bilgili olabilir?’ dediler. 16 İsa onlara, ‘Benim öğretişim benim değil, beni gönderenindir’ diye karşılık verdi. 17 ‘Eğer bir kimse Tanrı’nın isteğini yerine getirmek istiyorsa, bu öğretişin Tanrı’dan mı olduğunu, yoksa kendiliğimden mi konuştuğumu bilecektir. 18 Kendiliğinden konuşan kendini yüceltmek ister, ama kendisini göndereni yüceltmek isteyen doğrudur ve O’nda haksızlık yoktur. 19 Musa size Kutsal Yasa’yı vermedi mi? Yine de hiç biriniz Yasa’yı yerine getirmiyor. Neden beni öldürmek istiyorsunuz?’
20Kalabalık, ‘Cin çarpmış seni! ‘dedi, ‘Seni öldürmek isteyen kim?’ 21 İsa, ‘Ben bir mucize yaptım, hepiniz şaşkına döndünüz’ diye yanıt verdi. 22 ‘Musa size sünneti buyurduğu için – aslında bu, Musa’dan değil, atalarınızdan kalmadır – Şabat günü birini sünnet edersiniz. 23 Musa’nın Yasası bozulmasın diye Şabat Günü biri sünnet ediliyor da, Şabat günü bir adamı iyileştirdim diye bana neden kızıyorsunuz? 24 Dış görünüşe göre yargılamayın, yargınız adil olsun. 25 Yeruşalimliler’den bazıları, ‘Öldürmek istedikleri adam bu değil mi?’ diyorlardı. 26 ‘Bakın, açıkça konuşuyor. O’na bir şey demiyorlar. Yoksa önderler O’nun Mesih olduğunu gerçekten kabul ettiler mi? 27 Ama biz bu adamın nereden geldiğini biliyoruz. Oysa Mesih geldiği zaman, O’nun nereden geldiğini kimse bilmeyecek.’ 28 O sırada tapınakta öğreten İsa yüksek ses ile şöyle dedi, ‘Hem beni tanıyorsunuz, hem de nereden olduğumu biliyorsunuz! Ben kendiliğimden gelmedim. Beni gönderen gerçektir. O’nu siz tanımıyorsunuz. 29 Ben O’nu tanırım. Çünkü ben O’ndanım, beni o gönderdi.’ 30 Bunun üzerine O’nu yakalamak istediler, ama kimse O’na el sürmedi. Çünkü O’nun saati henüz gelmemişti. 31 Halktan bir çok kişi ise O’na iman etti.’Mesih gelince, bunun yaptıklarından daha mı çok mucize yapacak?’ diyorlardı. 32 Ferisiler halkın İsa hakkında böyle fısıldaştığını duydular. Baş kahinler ve Ferisiler O’nu yakalamak için görevliler gönderdiler.
37Bayramın son ve en önemli günü, İsa ayağa kalktı, yüksek ses ile şöyle dedi: ‘Bir kimse susamışsa bana gelsin, içsin. 38 Kutsal Yazı’da dendiği gibi bana iman edenin içinden diri su ırmakları akacaktır. 39 Bunu, kendisine iman edenlerin alacağı Ruh ile ilgili olarak söylüyordu. Ruh henüz verilmemişti. Çünkü İsa henüz yüceltilmemişti. 40 Halktan bazıları bu sözleri işitince, ‘Gerçekten beklediğimiz peygamber budur’ dediler. 41 Bazıları da, ‘Bu Mesih’tir’ diyorlardı. Başkaları ise, ‘olamaz! Mesih Celile’den mi gelecek?’ dediler. 42 Kutsal Yazı’da, ‘Mesih, Davut’un soyundan, Davut’un yaşadığı Beytlehem kentinden gelecek’ denmemiş midir?’ 43 Böylece İsa’dan dolayı halk arasında ayrılık doğdu. 44 Bazıları O’nu yakalamak istedilerse de, kimse O’na el sürmedi.
45Görevliler geri döndükleri zaman, baş kahinler ile Ferisiler, ’Niçin O’nu getirmediniz?’diye sordular?’ 46 Görevliler, ‘Hiç kimse, hiç bir zaman bu adamın konuştuğu gibi konuşmamıştır’ karşılığını verdiler. 47 Ferisiler,’Yoksa siz de mi aldandınız?’ dediler. 48 Önderlerden ya da Ferisler’den O’na iman eden oldu mu hiç? 49 Kutsal Yasa’yı bilmeyen bu halk lanetlidir. 50-51 İçlerinden biri, daha önce İsa’ya gelen Nikodim, onlara şöyle dedi: ‘Yasamıza göre, bir adamı dinlemeden, ne yaptığını öğrenmeden onu yargılamak doğru mu?’ 52 Ona, ‘Yoksa sen de mi Celile’densin?’ diye karşılık verdiler, ‘Araştır bak, Celile’den peygamber çıkmaz’ 53 Bundan sonra herkes evine gitti.
Burada bu günkü programımıza son vereceğiz. Kahinlerin, yasa öğretmenlerinin ve Ferisilerin İsa’yı nasıl taciz ettiklerini gördük. O’nu tutuklamak ve öldürmek istediler, ama O’na hiç bir şey yapamadılar. Çünkü Tanrı’nın, İsa için günah uğruna bir kurban olarak ölmesini tasarladığı zaman henüz gelmemişti.
Ne yazık ki, Yahudi din önderlerinin çoğunun yüreği sertti. İsa’yı küçümsediler ve İsa’nın Mesih olduğunu kabul eden kişileri havradan kovmak ile tehdit ettiler. Böylece İsa nedeni ile kalabalığın arasında bir ayrılık oluştu. İsa hakkında hiç kimse açıkça konuşamıyordu, çünkü din önderlerinden ve kahinlerden korkuyorlardı. Bazıları aralarında gizlice fısıldaşarak, ‘O, iyi bir adam!’ diyorlardı. Bazıları ise, ‘Hayır, o insanları aldatıyor’ diyerek sertçe karşılık veriyorlardı. Geri kalan diğerleri ise, ‘Mesih geldiği zaman, bu adamın yaptığından daha fazla mucize mi yapacak?’ diye merak ile soruyorlardı.
Sevgili dostlar, İsa hakkında siz ne diyorsunuz? O’nun ile ilgili ne düşünüyorsunuz? İsa’nın, hakkında tüm peygamberlerin yazmış oldukları Mesih olduğuna inanıyor musunuz? Yoksa İsa’nın yalnızca diğer peygamberlerden biri olduğunu mu düşünüyorsunuz? Bu konuda hiç kimsenin sizi yanıltmasına izin vermeyin. Bu dünyadan sonraki yaşamınız bu soruya verdiğiniz yanıta bağlıdır. İsa’nın gerçekten kim olduğunu biliyor musunuz? İsa’nın dünyaya neden geldiğini biliyor musunuz? İsa’nın Kendisi hakkında neler söylediğine kulak verin:
“Yol, Gerçek ve Yaşam Ben’im’ dedi. Ben gerçeğe tanıklık etmek için doğdum, bunun için dünyaya geldim. Gerçekten yana olan herkes benim sesimi işitir.” (Yuhanna 14:6; 18:37)
Sevgili dostum, siz hangi taraftasınız? Aileniz tarafından reddedilmeniz pahasına bile olsa, Gerçeğin yanında olmaya mı isteklisiniz? Bir Wolof atasözü şöyle der: “Bal isteyen, arılara cesaret ile göğüs germelidir.” (Türkçe karşılığı: “Gülü seven dikenine katlanır.”) Rab İsa şöyle dedi:
“Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Ben baba ile oğlun, anne ile kızın, gelin ile kaynananın arasına ayrılık sokmaya geldim. Annesini ya da babasını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir.” (Matta 10:34-37)
Bizi dinlediğiniz için teşekkürler. Tanrı isterse devam edeceğimiz bir sonraki dersimize, İsa’nın, gözleri doğuştan görmeyen kör bir adamı nasıl iyileştirdiğini görmek için siz de katılın.
Siz, İsa Mesih’in şu sözleri üzerinde düşünürken Tanrı sizi bereketlesin.
“Gerçekten yana olan herkes beni işitir.” (Yuhanna 18:37)