Dinleyici dostlar, size esenlik olsun!
Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuz bir esenliğe sahip olmasını arzu eden esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere bugün tekrar sizler ile beraber olabildiğimiz için mutluyuz.
Çoğunuzun bildiği gibi, Kutsal Yazılar’da yaptığımız yolculukta şu anda Müjde (İncil) kitabını çalışıyoruz. Bu kitap, Adem’in çocuklarını Şeytan’ın ve günahın egemenliğinden kurtarmak için dünyaya gelen Mesih hakkındaki İyi Haber ile ilgili kutsal kitaptır. Son programımızda Mesih İsa’nın kentleri ziyaret etmeye, kalabalıklara öğretiş vermeye ve halk arasındaki her türlü hastalığı ve illeti iyileştirmeye başladığını okuduk. O’nun adı tüm ülkede ün kazandı.
Bugün O’nun öğretişlerinin ve işlerinin O’ndan önce gelmiş olan herkesin öğretişinden ve işinden nasıl çok farklı olduğunu görmek için Mesih İsa’nın öyküsüne devam ediyoruz. İsa’nın bir eşi, bir evi ya da dünyasal zenginliği yoktu. O, tüm insanlar arasında eşi benzeri olmayan Biri’ydi. O’nun için önemli olan yalnızca tek bir şey vardı: O’nu gönderenin İsteğini yerine getirmek. Tanrı’nın, O’na yapması için vermiş olduğu şi tamamlamak.
Markos Müjdesi’nin birinci bölümünde Kutsal Yazılar şöyle der:
(Markos 1) 21Kefernahum’a girdiler. Şabat Günü İsa havraya gidip öğretmeye başladı. 22Halk O’nun öğretişine şaşıp kaldı, çünkü din bilginleri gibi değil, yetkili biri gibi öğretiyordu. 23-24Tam o sırada havrada bulunan ve kötü ruha tutulmuş bir adam, ‘Ey Nasıralı İsa, bizden ne istiyorsun?’ diye bağırdı., ‘Bizi mahvetmeye mi geldin? Senin kim olduğunu biliyorum, Tanrı’nın Kutsalı’sın sen!’ 25İsa, ‘Sus, çık adamdan!’ diyerek kötü ruhu azarladı. 26Kötü ruh adamı sarstı ve büyük bir çığlık atarak içinden çıktı. 27Herkes şaşıp kaldı. Birbirlerine, ‘Bu nasıl şey?’ diye sormaya başladılar. ‘Yepyeni bir öğreti! Kötü ruhlara bile yetki ile buyruk veriyor, onlar da sözünü dinliyorlar. 28Böylece İsa ile ilgili haber, Celile bölgesinin her yerine hız ile yayıldı.
İsa’nın öğretişleri yasa öğretmenlerinin (yazıcılar, din öğretmenleri) öğretişlerinden çok farklıydı. İsa’yı havrada (tapınmanın yapıldığı ve Kutsal Yazıların öğretildiği özel bina) dinleyen herkes O’nun söylediği sözlere çok şaşırdılar, çünkü O, halka, yasa öğretmenlerinin sahip olmadıkları bir yetki ile öğretti.
Yasa öğretmenleri hakkında bilginiz vardır. Bu öğretmenlerin Tevrat’ı, Mezmurları (Zebur) ve peygamberlerin diğer kitaplarını açıklamaları gerekirdi. Ama bu öğretmenlerin çoğu yine de Peygamberlerin Yazılarını tam olarak açıklayamazlardı, çünkü kendileri de bu yazıları gerçekten anlamış değillerdi. Dini görevleri ve atalarının gelenekleri hakkındaki her şeyi biliyorlardı, ama Rabbin Sözü’nü bilmiyorlardı. Bu dindar “uzmanlar” Tanrı’yı dudakları ile onurlandırırlardı, ama O’nun Sözü’nü sevmezlerdi. Böylece, İsa (İsa, onların okullarında hiç bir zaman din eğitimi görmemişti) havralarına girdiği zaman, Kutsal Yazıları yetki ve tam bir netlik ile açıklamaya başladığında, bu öğretmenler çok utandılar. Havradaki halk, İsa’nın sözlerinden ve işlerinden dolayı şaşkına döndüğü zaman, birbirlerine: ‘Bu adam kim? Bu yeni öğretişleri nereden öğrenmiş? Böyle bir yetki ile öğretmesi nasıl mümkün olabilir?’ diye sordukları ve, ‘Kötü ruhlara bile emrediyor ve onlar da O’na itaat ediyorlar! Böyle bir şeyi daha önce hiç görmedik! Bu güne kadar hiç kimse asla bu adam gibi bir öğretiş vermedi! Bu güne kadar hiç kimse O’nun yaptığı işleri yapmadı!’ diyerek aralarında konuştukları zaman yasa öğretmenleri kendilerini daha da kötü hissettiler.
Gerçekten de, Adem’in günah işlediği günden İsa’nın mucizeler yapmaya başladığı güne kadar insanlar böylesine güçlü biri ile hiç karşılaşmamışlardı. Ancak şimdi gördükleri Kişi, öyle biriydi ki, söylediği tek bir söz ile Şeytan’ı ve cinlerini kaçırabiliyordu. Böyle bir şeyi yalnızca gökyüzünden gelen Biri yapabilirdi. Kötü ruhların tutsak ettiği adamın İsa’ya ne söylediğini işittiniz mi? Bağırarak şöyle dedi: “Ey Nasıralı İsa, bizden ne istiyorsun? Bizi mahvetmeye mi geldin? Senin kim olduğunu biliyorum. Tanrı’nın Kutsalı’sın sen!’ Cinler, İsa’nın nereden geldiğini ve kim olduğunu gayet iyi biliyorlardı. Ama her şeye rağmen, insanların çoğu, İsa’nın kim olduğunu gerçekten bilmiyorlardı. Şeytan ve onun kötü melekleri Rab İsa’dan çok korkuyorlardı, çünkü O’nun Tanrı’nın başlangıçta aracılığı ile göğü ve yeri yaratmış olduğu Söz olduğunu kesin olarak biliyorlardı. Onlar, İsa’nın kendilerini sonsuz ateşe atma yetkisine sahip olan Kutsal Kişi olduğundan haberdardılar. İsa adını duydukları zaman korkuya kapılarak dehşete düşmelerinin nedeni budur.
O zaman şimdi birinci bölümü okuyarak devam edelim. Kutsal Yazılar şöyle diyor:
(Markos 1) 29İsa havradan çıkar çıkmaz, Yakup ve Yuhanna ile birlikte Simun ve Andreas’ın evine gitti. 30Simun’un kaynanası ateşler içinde yatıyordu. Durumu hemen İsa’ya bildirdiler. 31O da hastaya yaklaştı, elinden tutup kaldırdı. Kadının ateşi düştü, onlara hizmet etmeye başladı. 32Akşam olup güneş batınca, bütün hastaları ve cinlileri İsa’ya getirdiler. 33Bütün kent halkı kapıya toplanmıştı. 34İsa, çeşitli hastalıklara yakalanmış pek çok kişiyi iyileştirdi, bir çok cini kovdu. Cinlerin konuşmasına izin vermiyordu. Çünkü onlar kendisinin kim olduğunu biliyorlardı. 35Sabah çok erkenden, ortalık henüz ağarmadan İsa kalktı, evden çıkıp ıssız bir yere gitti, orada dua etmeye başladı. 36Simun ile yanındakiler İsa’yı aramaya çıktılar. 37O’nu bulunca, ‘Herkes seni arıyor!’ dediler. 38İsa onlara, ‘Başka yerlere, yakın kasabalara gidelim!’ dedi. ‘Oralarda Tanrı’nın Sözü’nü duyurayım. Bunun için çıkıp geldim.’ 39Böylece havralarında Tanrı sözünü duyurarak ve cinleri kovarak bütün Celile bölgesini dolaştı. 40İsa’ya cüzamlı biri geldi, diz çökerek, ‘İstersen beni temiz kılabilirsin’ diye yalvardı. 41İsa’nın yüreği sızladı, elini uzatıp adama dokundu, ‘İsterim, temiz ol!’ dedi. 42Adam anında cüzamdan kurtulup tertemiz oldu.
Böylece İsa her türlü hastalık ve illetten acı çeken insanları iyileştirdi, Adem’in soyuna sevgi ve şefkat gösterdi, çünkü çobanları olmayan koyunlar gibi yorgun ve çaresizdiler. Ancak İsa’nın yaptığı pek çok büyük mucizenin bir başka nedeni daha vardı. İsa, her türlü hastalığı iyileştirdi; Adem’in soyuna Tanrı’nın, peygamberleri aracılığı ile uzun zaman önce vaat etmiş olduğu Mesih olduğunu kanıtlamak için kötü ruhları kovdu. Örneğin, daha önce Yeşaya peygamberin İsa’nın doğumundan yüzlerce yıl önce Mesih geldiği zaman neler olacağını yazdığını okumuştuk. “O zaman körlerin gözleri açılacak, sağırların kulakları duyacak, topallar geyik gibi sıçrayacak, sevinç ile haykıracak dilsizlerin dili!” (Yeşaya 35:5, 6) Bu sözler ile, peygamber Yeşaya Mesih’in şimdiye kadar hiç kimsenin yapmamış olduğu mucizeler yapacağını önceden bildirmiş oluyordu. Daha önce, Tanrı’nın Musa ve İlyas’a büyük mucizeler yapma gücünü verdiğini okuduk. Ama bu iki peygamberin yapmış olduğu mucizeler, Mesih’in yaptığı mucizeler ile kıyaslanmayacak kadar önemsizdi. Aynı zamanda Musa ve İlyas’ın bu mucizeleri kendi güçleri ile yapmadıklarını biliyoruz. Ama Mesih İsa Tanrı’nın gücü ile doluydu, çünkü zaten O’nun Kendisi Tanrı’nın Gücü’ydü!
Markos’un Müjdesi’nin ikinci bölümünde devam ediyoruz ve Kutsal Yazılar şöyle diyor:
(Markos 2) 1Bir kaç gün sonra İsa tekrar Kefernahum’a geldiği zaman, evde olduğu duyuldu. 2O kadar çok insan toplandı ki, artık kapının önünde bile duracak yer kalmamıştı. İsa, onlara Tanrı’nın sözünü anlatıyordu. 3Bu arada O’na dört kişinin taşıdığı felçli bir adam getirdiler. 4Kalabalıktan O’na yaklaşamadıkları için, bulunduğu yerin üzerindeki damı delip açarak felçliyi üstünde yatığı şilte ile birlikte aşağı indirdiler. 5İsa, onların imanını görünce, felçliye, ‘Oğlum, günahların bağışlandı!’ dedi. 6-7Orada oturan bazı din bilginleri, ise içlerinden şöyle düşündüler: ‘Bu adam neden böyle konuşuyor? Tanrı’ya küfrediyor! Tanrı’dan başka kim günahları bağışlayabilir?’ 8Akıllarından geçeni ruhunda hemen sezen İsa, onlara, ‘Aklınızdan neden böyle şeyler geçiriyorsunuz?’ dedi. 9‘Hangisi daha kolay? Felçliye, ‘Günahların bağışlandı demek mi? 10-11Ne var ki, İnsanoğlu’nun yeryüzünde günahları bağışlama yetkisine sahip olduğunu bilesiniz diye …’ Sonra felçliye, ‘Sana söylüyorum, kalk, şilteni topla, evine git!’ dedi. 12Adam kalktı, hemen şiltesini topladı, hepsinin gözü önünde çıkıp gitti. Herkes şaşakalmıştı. Tanrı’yı övüyorlar,’Böylesini hiç görmemiştik’ diyorlardı.
Bu öyküde, İsa’nın gücünün bir insanın yalnızca hasta bedenini iyileştirmek ile sınırlı olmadığını, ama aynı zamanda bir insanın günahlı yüreğini iyileştirmek için de yeterli olduğunu görüyoruz. Büyük Doktor (Şifacı) olan İsa, felçli adamın en önemli sorununun onun güçsüz bacakları değil, yüreğindeki günah olduğunu biliyordu. İsa bu nedenle ona önce şöyle dedi: ‘Oğlum, günahların bağışlandı!’
İsa bunu söylediği zaman, yasa öğretmenleri ne düşündüler? Kendi kendilerine şöyle mırıldandılar: ‘İsa küfrediyor! Tanrı’dan başka hiç kimse günahları bağışlayamaz!’ Yasa öğretmenlerinin düşünceleri kısmen doğru, kısmen yanlıştı. Günahları, Tanrı’dan başka hiç kimsenin bağışlayamayacağı doğrudur. Ama her şeye rağmen, yasa öğretmenleri İsa’nın Tanrı’ya küfrettiklerini düşündükleri zaman, yanılıyorlardı, çünkü anlayamadıkları gerçek, İsa’nın, Tanrı ile günahkarları barıştırmak için gönderilen Aracı olduğuydu. İsa, Tanrı’nın Sözü’ydü. Bu nedenle, İsa, ‘Günahların bağışlandı’ dediği zaman, Tanrı’nın Kendisi, ‘Günahların bağışlandı!’ demekteydi. Rab İsa, Tanrı’nın yeryüzündeki sesiydi! Yalnızca bu kadarı da değil, İsa aynı zamanda günahı sonsuza kadar kaldıran Mükemmel Kurban olarak da yaşamını vermek üzere doğmuş Olan’dı. Nasıl bir baba, oğluna, kendisi adına çalışma ve konuşma yetkisi ihsan ederse, Tanrı da aynı şekilde İsa’ya, günahları bağışlama yetkisi vermişti. Günahların bağışlanması yalnızca Rab İsa’da bulunur. Ama yasa öğretmenleri bu gerçeğe inanmadılar.
Çok az zamanımız kaldı. Bu nedenle, bu bölümü izleyen ayetleri okumaya biraz daha devam edelim.
“Yoldan geçerken, vergi toplama yerinde oturan Alfay oğlu Levi’yi gördü. Ona, ‘Ardımdan gel!’ dedi. Levi de kalkıp İsa’nın ardından gitti. Sonra İsa, Levi’nin evinde yemek yerken, bir çok vergi görevlisi ile günahkar, O’nun ile ve öğrencileri ile birlikte sofraya oturmuştu. O’nu izleyen böyle bir çok kişi vardı. Ferisiler’den bazı din bilginleri, O’nu günahkarlar ve vergi görevlileri ile birlikte yemek yerken görünce öğrencilerine, ‘Niçin vergi görevlileri ve günahkarlar ile birlikte yemek yiyor?’ diye sordular. Bunu duyan İsa onlara, ‘Sağlamların değil, hastaların hekime ihtiyacı var. Ben doğru kişileri değil, günahkarları çağırmaya geldim.’ dedi. (Markos 2:14-17)
Büyük Doktor İsa bu sözleri ile, yasa öğretmenlerine, Tanrı’nın önünde günahları nedeni ile kendilerinin hasta olduklarını göstermek istedi. Ama bu dindar öğretmenler, günahlarını fark etmediler. Aslında, onlar İsa’yı eleştiriyorlardı, çünkü O, vergi görevlileri ve “günahkarlar” olarak tanınan kişiler ile yemek yiyordu. Çünkü İsa’nın doğmasının nedeni, günahkarlar ile birlikte olmak ve onları günahlarından iyileştirmekti.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Günah olarak adlandırılan korkunç bir hastalığa sahip olarak dünyaya gelmiş olduğunuzun farkında mısınız? Ölmenizin ve kutsal olan Tanrı’nın yargısına uğramanızın gerekmesinin nedeni, içinizdeki bu günahtır. Ama Tanrı’ya övgüler olsun ki, yüreğinizdeki günahı iyileştirecek olan Biri var! Evet, bu Kişi Mesih İsa’dır! O’nun hiç bir günahı yoktu ve Adem’in çocuklarını günahlarından kurtarmak için dünyaya geldi. Ama her şeye rağmen, Rab İsa’nın yüreğinizdeki günahı iyileştirmeden önce, sizin günah nedeni ile hasta olduğunuzun farkına varmanız gerekiyor. Doktora giden kişiler, yalnızca hasta olduklarını bilen kişilerdir. Aynı şekilde, yalnızca günahkar olduklarını bilen kişiler, günahkarların Kurtarıcısı İsa’ya döneceklerdir. İsa doğru olduklarını düşünen kişiler için değil, günahkar olduklarını bilen kişiler için geldi. Yasa öğretmenlerine de bu neden ile şu sözleri söyledi: “sağlamların değil, hastaların hekime ihtiyaçları var. Ben doğru kişileri değil, günahkarları çağırmak için geldim.”
Sevgili dostlar, bugünkü yayınımıza burada son vermemiz gerekiyor. Tanrı isterse, bir sonraki programımızda, Müjde’de devam edeceğiz ve günahkarların İyileştiricisi İsa’nın ağzından çıkan bazı harika ve derin anlamlı sözler dinleyeceğiz.
Siz, Rabbin, yasa öğretmenlerine söylediği sözler üzerinde düşünürken, Tanrı sizi bereketlesin:
“Sağlamların değil, hastaların hekime ihtiyacı var. Ben doğru kişileri değil, günahkarları çağırmaya geldim.” (Markos 2:17)